Tek-Tip İnsan

Anladım ki bu düzen tek tip insanı hedefleyerek Allah’a savaş açmıştır. Çünkü Sünnetullah, her mahluka ehadiyet sırrınca ayrı bir hüviyet vermektir. Fakat insanı bir nesne olarak değerlendirip Allah’ın ona verdiği öznelliğe karşı insanı nesneleştirmek, Allah’a karşı apaçık bir baş kaldırıdır.

Halbuki Allah bize Hucurât Sûresinde “birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık.” diyerek biz insanların ayrı ayrı olduğumuzu ifade etmemiş miydi?

Yine En’âm Sûresinde, “Birbirine benzer ve benzemez biçimde zeytin ve narları yaratan O’dur.” diyerek yarattıklarında uzaktan benzemesi itibariyle vahidiyet sırrını ve her birinin birbirine benzememesi itibariyle ehadiyet sırrını ifade etmiyor mu?

İşte bu düzen insanları tek tipliliğe sevk ederek daha kolay hükmedebilir hale getirmek istemektedir. İster çünkü herkes aynı şeyleri yese (McDonald’s Burger King vs.) herkes aynı şeyleri giyse (Levi’s, Dockers vs.) herkes aynı tarz filmleri izlese (Netflix, Apple TV vb.) bu üretim ilişkilerinin içinde belirli bir alana sıkıştırılan aynı taleplerin talibi bir insanlık peyda olacak.

Ne güzel değil mi, aynı şeylere gülen, aynı şeylere üzülen, aynı şeyleri yiyen ve giyen, ona sunulanı sürü halinde tüketen bir insanlık. Her birimizin bir barkodu olacak ve küreselliğin içinde herhangi bir nesne hatta bir veriden ibaret olacağız. Kim bilir olmuşuzdur belki de…

Halbuki insanların münhasırlığı hilkatle onların zatlarına derc edilen özgünlüklerinden değil miydi? Bizi farklı ve özel kılan Halık’ın bahşettiği özgün varlığımız ve şahsiyetimiz değil miydi? Öznelliğimiz değil miydi ismimiz zikredilince başkalarının aklında beliren. Peki neden nesneleşelim (objeleşelim) diğer tarafta kendin olmak, özgün olmak, orijinal ve mahsus olmak varken, yani özne olmak varken, süje olmak varken.

Batılı ile batılı olmayanlar arasındaki en büyük fark da esasen buydu. Onlar güzelliği eşit ve dümdüz cetvelle çizilmiş şehirlerde ve mimarîde, perspektife dayalı resimlerde vs. ararken biz batı harici toplumlar hep aksine kainatta gördüğümüz ehadiyet sırrının manasını yani perspektife yansıyanın ötesini aradık.

Bizler güzeli, hilkatin tecellisinde ararken onlar hilkatin tecellisini hatalı gördüler. Bizler minyatürde zerre perspektif kullanmazken ve perspektifin insan düşüncesini sınırlama ihtimalinden çekinirken onlar perspektifle her şeyi tek-düzeleştirdiler, sığlaştırdılar yani manayı silip maddeyi getirdiler. Halbuki bizler maddenin birer gölge olduğuna inanıp maddenin altındaki manayı arayanlar değil miyiz? Evet, bu düzen, bize ait olmadığı gibi bizler de hiçbir zaman bu düzene ait ol(a)mayacağız. Kendilerini bu döneme ve bu düzene ait hissedenlerse maalesef öz-benliklerini kaybetmişlerdir.

Ve işte şimdi gerçekten anladım ki bu düzen tek tip insanı hedefleyerek Allah’a savaş açmıştır. Çünkü Sünnetullah, her mahluka ehadiyet sırrıyla ayrı bir hüviyet vermektir. Zira insanı bir nesne olarak değerlendirip Allah’ın ona verdiği öznelliğe karşı insanı nesneleştirmek, Allah’a karşı apaçık bir baş kaldırıdır.

3 Comments

  1. Saydığınız markaların dışında “kişisel gelişim” kitaplarının da -kategorize edilen isimleri perspektifinde değerlendirdiğimizde- “tek tip insan” modeli oluşturmayı amaçladığını söyleyebilir miyiz?

    Beğen

    1. Tüketime odaklanmış her şey az veya çok tek tipleştirmeye, tüketicileri standartlaştırmaya yömelmektedir. Aksi takdirde tüketim istenilen boyuta ulaşamayacağı gibi sürekliliği de sağlanamaz. Son olarak kişisel gelişim eserlerinden şahsî tekâmül beklemek ise gerçekten hüsrandır, buna ilişkin ne söz sarf edilse ziyandır…

      Beğen

Yorum bırakın