Çok konuşulan ve “acaba Trump koltuğu bırakacak mı?” söylemlerinin ve hatta olayların arasında, 20 Ocak’ta görevine başlayan Biden’ın, Trump’ı çok ciddi bir mağlubiyete uğrattığını ifade etmemiz gerekiyor. Çünkü ABD’deki Kongre’nin iki kanatlı (Senato ve Temsilciler Meclisi) yapısını göz önüne aldığımızda, son 88 yıldır hiçbir başkan adayı hem Senato hem de Temsilciler Meclisi’nde çoğunluğu elde edememişti. Senato’da 50’ye 50 eşitlik olsa da, Başkan Yardımcısı Kamala Harris’in Senato’ya başkanlık ettiği detayını hatırladığımızda, eşitliğin demokratlar lehine bozulduğunu görebiliriz.
Bizim bu yazımızda üzerinde durmak istediğimiz konu bu detaylardan ziyade, ABD’deki kilit noktalarda var olan Yahudi etkisi. Hatta 15 bakanlıktan 4’ünün Yahudilerinin elinde olmasını göz önünde bulundurursak, bunun etki boyutundan çıkarak direkt olarak hakimiyet noktasında eriştiğini de söylemek mümkün. Bugün ABD’de yaşayan Yahudileri genel nüfusa oranladığımızda, yaklaşık olarak yüzde 2 gibi bir rakamla ifade ediyor olsak da büyük resme baktığımızda meselenin rakamlardan çok daha öte boyutlarda olduğunu söyleyebiliriz.
Yukarıdaki fotoğrafta dikkatinizi çektiyse eğer yalnızca beş isim oturuyor. ABD’de bizde olandan farklı olarak, kabine toplantılarından fotoğraf paylaşılırken bürokratik kurumların önemi ön plana çıkartılıyor (karşılaştırmanız için alt tarafa fotoğraf bırakıyorum). Örneğin ABD’den paylaşılan fotoğrafta ayakta duran kadınlar bizde nezaketen de olsa oturuyor olurlardı. Oturan bu beş ismin temsil ettiği konum ve kurumlardan bahsedecek olursak, Biden’ın yanında yardımcısı Kamala Harris oturuyor. Eşit seviyede oturuyor olmaları dikkat çekse de şuan konumuz tam olarak bu değil. Arkadaki üç isim ise soldan sağa, Hazine Bakanı Janet Yellen, Dışişleri Bakanı Tony Blinken ve Savunma Bakanı Lloyd Austin’den oluşuyor. Bizim üzerinde duracağımız, ABD’deki en önemli bu beş isimden dördünün doğrudan Yahudiler ile ilişkisinin olması dikkat çeken bir başka nokta. Şimdi bu dört ismi sırayla incelemeye başlayabiliriz.
Türkiye’deki kabine toplantısından bir görsel – AA
JOE BIDEN – BAŞKAN

ABD’nin 46. başkanı olarak göreve başlayan Joe Biden, Obama döneminde de Başkan Yardımcılığı görevini yürütmüştü. Biden, ABD tarihindeki seçilmiş 2. Katolik başkan olma ünvanını da üzerinde taşımaktadır. İlki birçoğumuzun bildiği, suikaste uğramış olan John F. Kennedy idi.
Biden’ın Yahudiler ile ilişkilerine odaklandığımızda ise çok yakından yani ailesinde başladığını söyleyebiliriz. Biden’ın ilk eşi ile birlikte trafik kazasında ölen 1 yaşındaki kızı dışında üç çocuğu daha oldu. 2015 yılında ölen oğlu, Beau Biden, bir Yahudi olan Hallie Olivere ile evliydi. Biden’ın küçük oğlu Hunter ise ikinci evliliğini, Yahudi olan Melissa Cohen ile gerçekleştirmiştir. Biden’ın ikinci evliliğinden olan kızı Ashley Biden ise Yahudi plastik cerrah Howard Krein ile evlidir.
Hatırlayacağınız üzere Trump’ın biricik damadı Jared Kushner de bir Yahudi’ydi.
KAMALA HARRIS – BAŞKAN YARDIMCISI

ABD tarihindeki ilk Afroamerikalı ve ilk kadın başkan yardımcısı olan Kamala Harris, bu özellikleri ile TIME dergisi tarafından Biden ile birlikte Yılın Kişisi kategorisinde gösterilen ikiliden birisi olmuştur. Ancak Harris’in 2014 yılında evlenmiş olduğu Douglas Emhoff’da bir ilki temsil etmektedir. Emhoff ile ABD tarihinde ilk kez bir Başkan Yardımcısı’nın eşi Yahudi olmuştur.
JANET YALLEN – HAZİNE BAKANI

Kabinenin ağır toplarından olan Janet Yallen, Amerika Devleti’ne ait olmayan FED (Amerikan Merkez Bankası)’in 2014-2018 yılları arasında başkanlığını yürütmüştü. Bundan önce bahsettiğimiz diğer iki isme nazaran Yallen bir farkı bulunmaktadır. Yallen’in Yahudilerle ilişkisi başkalarının bağları üzerinden değildir. Çünkü direkt olarak kendisi Yahudidir.
Burada dikkat çekeceğimiz bir diğer nokta, FED’in Yallen’den önceki başkanının da -tesadüfe bakın ki (!)- Yahudi olmasıdır.
ANTONY BLINKEN – DIŞİŞLERİ BAKANI

Biden’ın kabinesindeki en gözde isimlerden birisi olan Antony Blinken, Biden gibi bir demokrat olan Obama döneminde dışişleri bakanlığı görevini yürüten Hillary Clinton’a, yardımcılık görevini üstlenmişti. Bugün ise ABD’deki en önemli bakanlıklardan birisi olan Dışişleri Bakanlığı görevini yürüten Blinken, Macar Yahudisi bir ailenin çocuğudur.
Şimdi bu bilgileri neden verdik. ABD’deki en önemli beş konum ve kurumdan 4’ünün dolaylı veya doğrudan Yahudilik ile ilişkisinin olması Filistin meselesine bakışımızı yeniden şekillendirmek açısından önem arz etmektedir. Bu durum aslında yıllardır ABD’de varlığını sürdürse de Biden ile oldukça fazla düzeyde gün yüzüne çıkmış oldu. ABD’de bu denli Yahudi etkisi söz konusuyken, meydanlarda sloganlar atarak çözmeye çalıştığımız Filistin meselesinin yaklaşık 100 yıldır bu yollarla çözüme kavuşmadığını idrak etmemiz gerekiyor. Filistinli Müslümanların yaşadıklarını eğer gerçekten dert ediniyorsak ve bu konuda samimiysek, onlar için yeni arayışlar/çözümler peşinde koşmamız gerektiğini ve bu meseleyi yalnızca Filistin olarak tanımladığımız bölgenin içerisine odaklanarak çözemeyeceğimizi de anlamamız gerekiyor.
Bu hususta farklı bakış açıları kazanarak, zihnimizde yeni çözüm yolları oluşturabilmek açısından bir kitabı üzülerek tavsiye edeceğim. Üzüntü sebebim, Filistin meselesinin çözümüne dair uluslararası çaptaki akademik çalışmaların/gayretlerin Müslümanlar tarafından öne sürülmüyor/sürülemiyor olması. Daha çok oturduğumuzdan yerden “laf” üretmeyi tercih ediyoruz.
Aşağıya görselini bıraktığım, Noam Chomsky ve Ilan Pappe gibi iki Yahudi aktivist ve akademisyen ile gerçekleştirilen mülakatları kapsayan “Filistin Üzerine Konuşmalar” isimli kitabın içindeki çözüm yollarının tamamını tasdik etmesem de yeni bakış açıları kazanabilmemiz açısından önemli bir eser niteliğinde olduğunu düşünüyorum.

Hatta şöyle bir şey yapalım: aşağıda yer alan e-posta adresine, yazıya ve Filistin meselesine dair görüşlerini çok kısa bir şekilde ifade ederek gönderen ilk 3 isme kitap bizden hediye olsun.
E-posta: musavversite@gmail.com
