Tarih 10 Kasım 2020…
Bu şehre bir adam indi. Elinde bir bavul, cebinde bir bıçak, o kadar…
Neredeyse tek başınaydı, koca ülke kulağına “Yapamazsın” diyordu…
Ona, “Buradan giremezsin” dediler, girdi.
Ona, “Burada kalamazsın” dediler, kaldı.
Ona, “Sen köyden bir fukarasın, sen tek başına bu halinle bu koca dünyanın tepesine mi çıkacaksın? Yapamazsın.” dediler, yaptı.
Belki bir Ramiz Dayı değildi ama en az onun kadar yürekliydi Abdullah Avcı Trabzonspor’un başına geçerken. Yıllarca sözde sabırsızlığıyla eleştirilen ve tepeye oynadığında son düzlükte öyle veya böyle bocalamış ve sonucu yakalayamamış Trabzonspor camiasının başına, sabırlı ve sistemli oyun felsefesine bağlı kalmış, son yıllarda hep tepeye oynamasına rağmen ipi göğüsleyememiş ve “loser” damgası yemiş bir hoca geçecekti. Neresinden bakılırsa bakılsın büyük olumsuzluklar doğurabileceği düşünülen bu birliktelik hiç de beklendiği gibi gitmeyecekti…
Ama öyle olmamıştı, hoca adeta zıt kutupların birleşiminden devasa olumlu bir enerji çıkarmıştı ortaya. Yıllarca hevesle girilen her senede kafasına daha büyük bir balyoz yiyen Trabzonspor camiası bu kez ligi kasıp kavurarak adeta “vura vura” ilerliyordu. Henüz Aralık ayında ikinci takıma 10 puan, üç büyükler adıyla anılan semt takımlarına ise 20leri bulan farklar atmıştı. Liderle olan puan farkını iki elinin parmaklarıyla gösteremiyordu kimse. Kim tahmin edebilirdi yıllarca şampiyonluk bekleyen bu taraftarın, tarihin en ezici şampiyonluğuna tanıklık edeceğini…
Artık şampiyonluğun resmen ilan edileceği haftalar yaklaştıkça bu kez akıllara şu soru geliyordu taraftarlar arasında: “Biz bu şampiyonluğu nasıl kutlayacağız? Bilmiyoruz ki kutlamayı.”. Kimi zaman kendi acemiğinden, kimi zamansa elinden çalınması yüzünden 38 yıl boyunca bu sevinci yaşayamamış takım, bırakın Türkiye’yi, dünyada ses getiren kutlamalara imza atmıştı. Yayla çocukları eğlenmeyi de çok iyi biliyordu.
İşte budur bizim hikayemiz. Yıllarca biriken hayal kırıklıklarından beslenerek, belki de bir daha hiç şampiyon olamayacağına inanmasına rağmen hiç yılmadan desteklemeye devam ederek, Türk futbol burjuvazisinin hegomonyasına yıllar önce yaptığı gibi yine inatla son vereceğini hayal ederek ilerlenen bir hikaye. Şöyle bir düşününce bu hikayeyi, Trabzonspor’un küllerinden doğduğu değil aslında içimizdeki o ateşin hiç sönmediğini de daha iyi anladık.
Her sene sonunda okuduğum ve iç geçirdiğim şu dizeleri bu kez içim buruk bir şekilde değil, gurur ve mutlulukla okumanın zevki bambaşka oluyormuş. Tekrarlarını yaşamak için bir 38 yıl daha beklememek niyetiyle…
81 il var ülkemde ve biri hariç hepsinde şampiyonluğu kutluyor sokaklar. Bizim mahalle bekliyor, bizim sokaklar, bizim uşaklar… O kupayı hasretle, özlemle bekliyor. Rica ederim! sıkılmadık, bıkmadık. Çünkü hasret arttıkça özlem kavuşmalar daha öte olur biliyoruz.
Sizlere bir sır daha vereyim. Biz, yani bordo mavi yürekler bir gün yeniden şampiyonluğun öyküsünü yazacağız. En ötesini yaşayacağız kavuşmaların. O gün Karadeniz taşacak, toprak bordo kokacak, yağmur mavi yağacak, tulum ağlayacak.
Seneye ankaragücü şampiyon inşallah
BeğenLiked by 1 kişi
Bu sene tekrar ait oldukları yere geldiler. İnşallah o da olur 🙂
BeğenBeğen
Ne devrimmiş be takımı batırdı 😀
BeğenBeğen
Bu yorumu yazmak için 1 sene boyunca Ankaragücü’nün Trabzonspor’u yenmesini bekledin değil mi 😅
BeğenLiked by 1 kişi
abi ankaragücüne de yenilmeyin yahu 🙂
BeğenBeğen