Bu hafta İhsan Süreyya Sırma hocanın Hz. Ademden (as) Osmanlı’nın sonuna Sultan Vahdeddin’e kadar anlatan 5 ciltlik kapsamlı çalışmasının Raşit halifeler dönemine ait bölümünü okudum. Bu eser avama hitap eden, rahat anlaşılan bir üsluba sahip. Hz. Adem’den (as) itibaren tüm hak dinleri İslam, müntesiplerini Müslüman olarak isimlendirmeli diyen hoca bu nedenle kitabına ‘Müslümanların Tarihi’ ismini vermiş. İhsan hoca kitap boyunca satır aralarında İslami bir şuur ve duruş aşılamaya çalışıyor, tarihi vakıa ve kişileri aktardıktan sonra bugüne ve bize dair tespitler yapıyor ve tavsiyeler veriyor. Esasında bunun gibi Kur’an-ı Kerim’in meal-i alisini, Hadis-i Şerifleri ve tarihi bana ne söylüyor, ben bu işin neresindeyim diyerek okumak icap ediyor. Nefis hep kendini paranteze alarak muhatap olmak yerine seyirci olmayı yeğliyor olsa da.
Örnek halifeler dönemi ile ilgili bazı hususlarda kaynaklarda muhtelif kayıtlar yer alıyor. Ancak bu kitapta bu meselelerin tafsilatlı tartışmasını yürütmek yerine bazı yerlerde bu hususa işaretle bazı yerlerde ise tercih edilen, muteber olan görüşe yer vermekle iktifa ediyor yazar. Bu dönemle alakalı genel olarak birincil kaynaklara (Hadis-i Şerifler, İbn Kesir, Taberi, Suyuti gibi) başvuruyor.
Zihnimde beliren ve beni ürperten şu düşüncenin bir yel gibi hemen geçip gitmemesini temenni ederim: Peygamber efendimizin (sav) yüce ashabı iktidarla, malla, fitneyle, kadınla, düşmanla vs. bu denli imtihan edildiyse ve ‘Yoksa sizden öncekilerin çektikleriyle karşılaşmadan cennete girebileceğinizi mi sandınız?’ ayet-i kerimesinin hükmü bakiyken biz hangi imtihanların içindeyiz ve karnemiz ne durumda?
Hususen belirtilmesinin icap ettiğini düşündüğüm birkaç noktayı sizlerle paylaşmak isterim:
- Halife efendilerimiz (ra) zaferlerin ve ganimetlerin bol olduğu o dönemde komutanlarına ve tebaasına hep dünya imtihanı ile ilgili nasihatlerde bulunmuş, onları nefisleri konusunda uyarmış. Vermiş oldukları nasihatler ve o nasihatlere konu hususlar bugün de aynen geçerli.
- Hz. Ebubekir’in (ra) yumuşak huylu, Hz. Ömer’in (ra) ise sert mizaçlı olduğu bilgisi ziyadesiyle fazla bir genelleme. Zira Hz. Ebubekir’in (ra) Hz. Ömer’in (ra) sakalını tutup çektiği de olmuştur. Hz. Ömer’in (ra) gözyaşı döktüğü de.
- Bu dönemlerde ortaya çıkan fitnelere rağmen İslam devletinin sınırları oldukça çok genişlemiştir. Allah’ın inayeti, Sahabe efendilerimizin (ra) şehadet arzuları ve ölümden korkmayışları bu fetihlerin temel nedenleri olsa gerek.
- Hulefâyi Râşidîn, Hz. Peygamber’in mührünü kullanmakla beraber kendileri de şahsî mühür yaptırmıştı. Mes’ûdî, bunlardan Hz. Ebû Bekir’in mühründe “ni’me’I-kâdiru Allah / Allah ne güzel kudret sahibidir.”, Hz. Ömer’inkinde “kefâ bi’l-mevti vâizen / Nasihatçı olarak ölüm yeter”, Hz. Osman’ınkinde “âmentü billâhi’l-azîm / Azîm olan Allah’a iman ettim” ve Hz. Ali’ninkinde “el-mülkü lillâhi / Mülk Allah Tealaya mahsustur” ibarelerinin yazılı olduğunu bildirmektedir.
Tavsiye üzerine Dr. Mehmet Efendioğlu’na ait ‘Hulefa-i Raşidin Devri Sahabe Anlayışı’ kitabı da bu kitaptan sonra okumayı istediğim kitaplar arasında. Zira nasıl bir sahabe anlayışına sahip olmalıyız sorusu bu dönemi okuduktan sonra cevaplanması gereken sorulardan biri haline geliyor. Çünkü sahabe efendilerimizin (ra) halifeliğe geliş süreçleri ve özellikle Hz. Osman (ra) döneminde ve sonrasında yaşanan ve uzun yıllar devam eden iç karışıklıklar, Müslümanların kendi arasındaki fitneler ve kan dökmeler insana bu da mı olmuş, bu nasıl olur, bunu nasıl yaparlar sorularını akla getiriyor. Bu nedenle ehl-i sünnet bir Müslümanın bu vakıalarla alakalı ve bu vakıaların öznesi kişilerle alakalı nasıl bir anlayışa sahip olması gerektiğini bilmesi icap eder hele ki hadsiz kişilerin sahabe efendilerimizle (ra) ve dahi Efendimizle (sav) alakalı hudutsuzca konuştuğu bu çağda.
Son olarak hocanın da kitapta yer verdiği güzel bir beyitle bitirelim:
Kar-ı pakanra kıyas ez hod megir! (İyilerin işini kendi değersiz işinle kıyaslama!)
Gerçi maned der nevişten şir şir! (Yazılışta şir (süt) ve şir (aslan) de birbirine benzese de!)
Onlar ne güzeldiler ne kadar samimiydiler. Rabbim bizleri de onlarla beraber haşreylesin ve şefaatlerine nail eylesin.