Avrupa’da Hilalin Çocukları

Kitap Mehmet Sılay hocanın devlet görevlisi olarak ziyaret ettiği dünya şehirlerindeki izlenimlerini hisleri ve fikirleri ile bir araya getirip bizlere sunması ile oluşmuş. Paris, Rodos, Kıbrıs, Moskova, Roma, Endülüs, Bratislava, Üsküp-Priştina-Tiran, Dubrovnik, Bosna Hersek, Viyana, Arnavutluk, Vaterlo, Straszburg ve Amerika bahsi geçen şehirler ve ülkeler.

Mehmet Sılay hocanın tarihçi kimliği bu kitapta da öne çıkıyor. Hislerini ve fikirlerini ifade ederken tarihi vakıalara temas etmeden geçemiyor. İnsanız işte, üniformanın içinde de olsa yaşlı ve ciddi bedenlerin içinde de olsa bir kalp taşıyoruz. Hissiz yaşayamıyoruz. Hocanın da gözüne, diline kalbi baskın çıkmış. Satırları hep sadrından dökülüyor, hissi tasvirler çokça yer alıyor. Gittiği şehirler ile ilgili genel kültüre taalluk eden malumatlar da satırların arasına serpiştiriliyor. Ayrıca prensip olarak gittiği yerlerde resmi temaslar dışında Müslüman ahali ile özellikle Müslüman Türklerle irtibata geçip hallerini öğrenmeye halleşmeye gayret ediyor. Bunun için esnaflarla bir araya geliyor ve orada bulunan cami ve İslami merkezlere gidiyor. Genelde Millî Görüş’ün, Süleymancıların ve Gülen cemaatinin mensuplarının açtığı cami ve merkezler var gittiği yerlerde. Oraları ziyaret edip dualar ediyor. Tabi şimdi sert bir Fetö düşmanı olsa da hoca, o zamanlar öve öve bitiremiyor Fetö’nün okullarını, öğretmenlerini. Bu bana dünyanın acayip bir yer olduğu gerçeğini hatırlatıyor. İnsan söylediği her kelimeye dikkat etmeli, ayağını sağlam yere basmalı diye düşünüyorum. Sonra nasıl mümkün olsun bir ömür sürçmeden konuşmak, kaymadan düşmeden yürümek; düşmez kalkmaz bir Allah diyerek hatadan dönmenin fazilet, tövbenin asıl marifet olduğu düşüncesiyle ferahlıyorum.

Özellikle Balkanlar ile ilgili bölümde anlıyorum ki biz zannettiğimiz kadar az kişi değiliz. Osmanlı bakiyesi bir milletin fertleri olarak dünyanın dört bir tarafında kardeşlerimiz var, her ne kadar kardeşlik hukukunun hakkını veremesek de. Bosna savaşında bizden gözleneni yerine getirememiş devletimiz. İHH devletimizden daha kritik yardımları ulaştırmış. Türkiye’den gidip de dönmeyen nice yiğitler de varmış. Mevla bize de yolunda mertçesine şehadetler ihsan etsin.

İslam’ın güzelliği ile güzelleşiyor dünya ve şehirleri. İslam’ın cemiyet halinde yaşanıyor olması toplumu bir araya getiriyor her yerde. Anlatılanlardan anlaşıldığına göre Avrupa, Balkanlar mümbit arazi İslam’ın neşvü nema bulması için. Ancak ilave etmekte fayda var; yapılacak çok iş var oralarda İslam ile insan arasındaki engelleri kaldırmak ve davet ve tebliğ çalışmalarını ulaşılabilir kılmak için.

Çağımızın hızlı akan suları her şeyin değiştiği, yepyeni bir dünyada yaşıyormuş hissini bende uyandırsa da esasında değişen şeyler zannettiğimizden daha azmış. 20 yıl öncesine ait bir dünya idi anlatılan kitapta ancak bugünden çok farklı değildi. İnsan öznesi olduğu işi, zamanı ve mekânı biricik belleme meraklısı galiba. Halbuki biricik olan imtihanı ve kendisi.

Yorum bırakın